2020 Nasıl Geçti ve Neler Öğrendim

Yılın son gününden merhaba.

2020 yılı benim açımdan nasıl geçti ve neler öğrendim, onları şöyle bir yazmaya çalışacağım. Gelin birlikte Aralık 2019’a gidelim.

2017’den 2020’ye kadar Mecidiyeköy’de küçük bir ofisimiz vardı ve eğitim organizasyon üzerine çalışmalar yapıyorduk. (Halen tam olarak ne iş yaptığımızı ne biz biliyoruz ne de etrafımızdakilere anlatabiliyoruz:))

Aklımızın bir köşesinde de “Organizasyon işlerinin yanı sıra acaba kitap cafe mi açsak? Acaba cafe açsak, köşede bilgisayarlarla çalışsak, bir yandan müşteriler gelse, günlük para kazansak…” gibi düşünceler geçiyordu. Birkaç cafe olabilecek dükkanlara da baktık ama içimize çok sinmedi ve çok pahalıydılar. 2019 Aralık ayında bizim ofisin ön sokağında 3 katlı bir binanın penceresinde “kiralık” yazısını gördük. Bina çok güzeldi, içerisini ekipçe gezdik, bahçesi, odaları, terası vs. çok hoşumuza gitti. Tabiri caizse “mest olduk”.

Kira bedelini sorduğumuzda ise bizim eski ofisin 3 katı kadar bir kira bedelinin olduğunu öğrendik. Sonra ciddi ciddi tutma düşüncesiyle “1 yıllık peşin ödesek ne olur?” dedik ve bir miktara anlaştık. Biraz borç harç derken anlaşıp yeni ofisi tuttuk. Bu yeni büyük ofise geçmemizin ardındaki asıl mesele ise, dışarıdaki salonlarda, otellerde, etkinlikler yaptığımız için oraya vereceğimiz parayı kiramıza veririz düşüncesi oldu. Yeni ofiste küçük çaplı etkinliklerimizi yaparız, bir yandan da yeni etkinlikler üretiriz niyetiyle tutmuş olduk yani.

İşte yeni ofisin dışarıdan ve bahçeden birkaç fotoğrafı:

Ve takvimler 1 Ocak 2020’yi gösterdiğinde yeni ofisimize taşındık. Eski ofise de yakın olduğu için, taşıma işlemlerini hızlıca ekiple hallettik. Ofise taşındıktan sonra dedik ki, burada etkinlikler yapacağız biraz sandalye masa lazım. Çatı katına biraz yer minderi (yoga minderi) aldık. Alt salona biraz masa ve sandalye aldık. Yemek masasını düzeltelim, bir tabela asalım, biraz ufak tefek dekoratif şeyler alalım derken bir miktar da masraf etmiş olduk.

Ocak 2020’ye kadar arkadaşlarımla ve kardeşimle Mecidiyeköy’de ofise yakın bir evde de oturuyorduk. 2019’un sonlarına doğru arkadaşım evlendi, 2020’nin hemen başlarında da kardeşim evlendiği için evden de taşınayım dedim. Bir yandan ofisi taşırken bir yandan da evi Üsküdar’a taşımış oldum. Yani hem evi değiştirdim, hem arkadaşlarım evlenip barklanıp gittiler:), hem de ofisi yenilemiş olduk. Birkaç değişimi birden yaşamış oldum. Bu ev kısmına sonra döneceğim:)

Artık yeni ofisimizde çalışmaya hazır ve nazırız. Sonra hızlıca yeni ofise etkinlikler planlamaya başladık. Öğretmenlere, psikologlara, öğrencilere ne yapabiliriz? Salonları kiralayabilir miyiz? Şubat ayında yavaş yavaş birkaç etkinliğe başladık. Kitap tahlilleri, psikoloji söyleşileri vs. Dedik böyle giderse hem kendi kirasını çıkarır hem de güzel kazanırız.

O sıralar ekipten bir arkadaşımız da “Kitapyurdu teslimat noktaları arıyormuş, bizim bu yeni ofis adına başvuralım. Burası kitap teslim noktası olsun. Hem bir şeyler kazanırız hem de kitap okuyan kişileri buraya çekmiş oluruz.” dedi. Baktık çok güzel fikir hemen başvurduk. Birkaç gün içinde Kitapyurdu gelip tabelasını astı ve artık teslim noktası da olmuş olduk.

Bir hocamızın psikologlara yönelik eğitimler verdiği bir şirketi vardı. O çalışmaların organizasyonunu da sağolsun bizlere teklfi etti. Seve seve o etkinlikleri yapacağımızı söyleyerek kabul ettik. Eğitim düzenledikçe güzel bir gelir elde edecek şekilde de planladık. İlk eğitimi Mart ayı başında açtık ve böyle giderse buradan da iyi kazanırız dedik.

Sonra aradan bir ay daha geçti ve 11 Mart günü ülkemizde ilk korona salgını gözüktüğü için ülke alarm haline geçmeye başladı. 13 Mart Cuma günü ise salon etkinlikleri, sinema gibi kapalı ortamlardaki etkinlikler yasaklandı. 14-15 Mart’taki Türkiye Psikoterapi Zirvesini hemen iptal ettik. Salon etkinliklerimizi iptal ettik, ofisteki ufak çaplı etkinlikleri iptal ettik ve ofisi bir süreliğine kapatıp evlerden çalışmaya karar verdik. Yanlış hatırlamıyorsam 67 tane küçük büyük planlı etkinliği iptal ettik.

1-2 hafta sonra düzelirse tekrar ofise döneriz diye ayrıldığımız ofisimize Haziran başında tekrar dönebildik. O sürede yüzyüze olan etkinlikler iptal olduğu için online etkinlik arayışlarına girmiş olduk. Hem koronanın getirdiği ekonomik durgunluk hem geleceğin belirsizliği gibi durumlardan ötürü bizler de neler olacağını kenardan bir süre izlemiş olduk. Madden biraz zorlandık ve çözüm için neler üretebiliriz diye başladık düşünmeye.

Buradan tekrar eve döneyim. Ocak başında Üsküdar’a taşındığımı söylemiştim. Tuttuğum ev binanın 4. katında. Taşındığım ilk akşam kapıdan bir miyavlama sesi geldi. Açtım kapıyı buyur etmeden direkt daldı içeriye ve bir kanepenin arkasına saklandı. Biraz vakit geçtikten sonra baktım gitmek de istemiyor, binada soran da yok. Kalsın bari dedim ve böylece ilk defa bir kedim olmuş oldu.(Adını Miso koyduk sonra. Şirketimizin adı Moso, kedimiz de Miso olmuş oldu.)

Korona döneminde yani evden çıkmadığımız 3 aylık sürede Miso bana yarenlik etmiş oldu. Peki nasıl geçti benim açımdan korona? Ben açıkçası bu süreçten gayet memnunum. Tabiiki vefat haberleri, hastalıklar, ekonomik durumlar, işsizlikler gibi olumsuz kısımların olmasını ben de istemem. Bizim de işimizi aksattı. Bu olumsuz yönlerini göz ardı etmiyorum ama insanın evine, içine döndüğü güzel bir dönem oldu. En azından benim için böyle oldu. Evdeyken daha fazla kitap okuyabildim, daha fazla üretken olmak için çaba sarfettim. Bu süreçte az da olsa içime döndüğümü ve kendimle bir yolculuk yaptığımı söyleyebilirim. Bir de Ramazan ayını evdeyken geçirdiğimiz için huzurlu bir süreç yaşadığımı söyleyebilirim.

Şimdi tekrar döneyim iş konularına. Haziran’dan sonra ufak çaplı etkinliklere izinler verildi ama vefat sayısı, korona bulaşma sayısı hızla arttığı için çok fazla etkinlik yapma taraftarı da değildik. Zaten kimse de gelmek istemezdi. Ofise ekipçe yine başladık. Kitapyurdu teslim noktasını yeniden başlatmış olduk. Ekipçe bazen gidiyor bazen nöbetleşe gidiyor ve o şekilde günleri geçiriyorduk.

Temmuz ayından sonra online etkinlikler artmaya başladı. Ülkemiz insanları artık bu pandemi ile yaşamaya mecburuz dediği dönemin başladığı günler. Ve bizim etkinlikler, eğitimler artmaya başladı. Bu süreçte yeni eğitimler ve etkinlikler ile bütçeyi toparlamaya başladık.

Bu yıl, biraz rahatlama, biraz sıkışma dönemleriyle devam ederken “nikahta keramet vardır” sözü gereğince, iş kısmı çok iyi değil, bari nikah kısmına odaklanayım dedim :)) Eylül ayında aile arasında bir söz ve nişan merasimi yaparak yeni bir yola niyetlendim.

Ekim ayı gibi ikinci dalga korona geliyor diye, ekipçe tekrar evden çalışma kararı aldık ve sadece Kitapyurdu için günde 1 arkadaşımız nöbetçi olarak ofise gitmiş oluyordu. Kasım ayı gibi yine haftasonu yasakları başladı, Aralık ayında ise haftaiçi akşamları da haftasonları da komple yasaklanmış oldu.

Eylül ayı sonu gibi, “ne zaman düğün yapalım, evi nerede tutalım, eşyaları nasıl yapacağız…?” derken, aklımıza yeni bir fikir geldi. Korona dolayısıyla 2021’de de etkinliklerin online yapılacağı gözüküyordu. Ofise çok gitmeyeceğimiz de aşikardı. Evlenince evlerimizden çalışacağımız yeni bir format geçiyordu aklımızdan. O zamanki müstakbel eşimle, şimdiki eşimle, yurt dışına çıkalım diye bir karar aldık. “Madem uzaktan çalışacağız, ofisi kapatalım boş yere masraf olmasın, yeni ev eşyası almayalım bu harcamaları yurt dışında kullanırız, İngiltere için Ankara Anlaşması da Aralık 2020’de bitiyormuş, bu fırsatı da değerlendirelim..” gibi düşüncelerle rotayı yurt dışına çevirdik.

Ofisi kapatma kararını ekibe aktardık. Biraz buruk bir ortam olsa da 2021 ve daha sonrası için de uzaktan çalışma metoduyla devam etmek daha mantıklı geldi. Sanal ofis kiralarız dedik, istediğimiz zaman ofise, toplantı yapmaya gideriz, bazen cafelerde buluşuruz, bazen birbirimize misafir oluruz ve yüzyüze görüşme kısımlarını o şekilde hallederiz dedik. Geriye kalan kısmı da uzaktan çalışırız dedik. Ofisin de 1 yıllık kirasını peşin ödediğimiz için Ocak 1’e kadar devam edelim, sonra kapatalım dedik.

Aralık ayına gelmeden yeni bir kiracı orayı tutmak istedi. Ev sahibiyle de anlaştılar. Ben de yeni kiracıya “madem 2021’de buraya taşınacaksın. Sen gel Aralık’ta gir, erkenden taşınmış olursun ben de bir ay erken çıkayım” dedim. Eşya lazımsa buradaki tüm eşyalar da satılık dedim. Hem eşyaları vermiş olduk hem de ofisi erkenden kiracıya teslim etmiş olduk.

Her gün etkinlik yaparız, ofiste birçok çalışma yaparız niyetiyle girdiğimiz ofiste çok fazla etkinlik yapamadan geri çıkmış olduk. Kötü mü ettik, tabii ki hayır. Birçok dersimizi aldık, zorluğunu, güzelliğini yaşamış olduk ve geçti. Vardır bunda da bir hayır diyerek yola devam.

Artık bundan sonra uzaktan çalışma metoduyla işlerimizi devam ettireceğiz. Korona bitmiş olsa bile, yurt dışına çıkmamış olsak bile ofissiz çalışabiliriz gibi duruyor. Baktık yanılıyoruz, sonraki dönemlerde tekrar açarız bir ofis. Ama bir süreliğine ofissiz, sanal ofis mantığı ve cafelerde çalışma yoluyla devam ederiz gibi duruyor. Ki koronanın da biteceği gözükmüyor. Bir müddet, en az birkaç yıl buna alışsak ve işimizi gücümüzü buna göre ayarlasak iyi olacak bence.

Tekrar nikaha döneyim. Aralık ayında düğünümüzü de hem İstanbul, hem de Malatya’da yapalım diye tarihleri ayarladık. Haftasonları olacaktı. Sonra yasaklar geldiği için ve haftaiçi de maksimum 30 kişi salonlara gelebilir diye karar çıktığı için, düğünümüzü de aile arasında yapmaya karar verdik. Birkaç arkadaş, birkaç akraba ve ailemiz ile düğünümüzü de yapmış olduk. Malatya’ya da birkaç günlüğüne gitmiş ve büyüklerimizi de ziyaret etmiş olduk.

Bugün 31 Aralık 2020 gününde size yazıyorum. Sene başında evimi değiştirmiştim, sene sonunda evlendim bir kez daha evimi değişmiş oldum:) Yeni bir ofise çıkmış ve daha çok yüzyüze etkinlik yaparız demiştik, şimdi artık bir ofisimiz yok, daha çok online etkinlik yapıyoruz.

Dilim döndüğünce 365 günü hızlıca özetlemeye çalıştım. Atladığım, şuan aklıma gelmeyen, zorlandığım ve rahat geçirdiğim dönemler olmuştur illaki. Ama gelelim bana ne kattığına. İsterseniz bunları da madde madde yazmaya çalışayım:

  • Bir işin nereye gideceğini bilemiyorsun ve bilemeyeceksin de, o zaman sen sadece üzerine düşeni yap. Gerisine karışma.
  • Koronayı bilseydim, ofisi tutar mıydım? Tabii ki tutmazdım ama iyi ki tutmuşum. Denemeseydim içimde kalırdı. Yaptıklarıma değil de daha çok yapmadıklarıma, denemediklerime pişman oluyorum ben. Kendime de sizlere de her ne olursa olsun deneyin yapın derim.
  • Maddi olarak biraz zorlanmadım değil, ama benden çok daha fazla zorlanan, işini kaybeden, evine ekmek götüremeyen, dükkanlarına kepenk vuran binlerce insan oldu bu süreçte. Her şeye rağmen çok çok şükür işimiz gücümüz gayet yerinde. Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır hakikaten. Yılın ikinci döneminde online etkinlikler, eğitimler ile biraz daha toparladık, daha da iyiye gideceğine inanıyorum.
  • Mayıs ayında Youtube’da H2M Tv diye bir kanal kurduk. Şahsına münhasır denilecek İngiltere’deki bir hocamızla Hayal, Heyecan ve Merak isimli bir kanal açtık. 8 aydır düzenli videolar çekiyoruz ve oradan yayınlıyoruz. İyi ki başlatmışız dediğim işlerden birisi de bu. Sizlere de hem yeni bir şeyler başlatmanızı hem de bu kanalı izlemenizi tavsiye ederim: bit.ly/h2mtv
  • Haziran ayında OOBY (Oyun Oynayarak Bağış Yap) isimli bir oyun çıkardık. Oyun oynadıkça kurumlara bağış yapabileceğin bir oyun. Şimdilik tutmadı 🙂
  • Ağustos ayı gibi PsiClub diye bir başlık kurduk. Psikoloji öğrencilerine yönelik. Ekip çok sağlam ve çok güzel işler çıkarıyorlar. İyi ki başlatmışız.
  • Ekim ayında EduClub‘ı kurduk. Eğitim fakültesi öğrencilerine yönelik.  Orası da çok güzel gidiyor. İyi ki başlatmışız.
  • Online olarak 4. Yarının Eğitimi Zirvesini yaptık. Farklı ülkelerden isimleri öğretmenlerle buluşturduk. Online bir zirve gayet güzel yapılabiliyormuş. İyi ki yapmışız.
  • Bilim, Teknoloji ve Ekonomi Sohbetleri adıyla bir kuruma düzenli online etkinlikler düzenledik. Birçok konuda yenilendik, öğrendik. Devam ediyor, iyi ki de yapıyoruz.
  • Yılın başında ofise bir yıllık peşin ödemek için borç almıştım. Ve yıl sonuna doğru öderim diyerekten almıştım. Bugün çok şükür borçlarımı ödedim 🙂
  • Hayalimde hep “sessiz bir şekilde dünya evine girdi…” şeklinde bir düğün vardı. Gösterişe kaçmadan, bir şeyleri abartmadan. Malum ülkemizdeki düğün törenleri ve masrafları yuva kurmak yerine yuva yıkmak üzerine kurulu. Sessiz sakin bir düğün ile evleneyim isterdim. Şükür ki aynı istekte olan birisiyle evlendim ve sessizce düğünümüzü yapıp dünya evine girmiş olduk.:) (Tebriklerini ve takılarını göndermek isteyenler için IBAN: … 🙂
  • Bu yıl H2M Tv sayesinde şunu öğrenmiştim: Her neyi yaparsan yap az olsun ama sürekli olsun. Başta H2M Tv çekimleri 30 haftadır düzenli devam ettiği için çok mutluyum. Hayatımda en az 30 haftadır devam ettirdiğim bir şey var diyebileceğim şükür. Mutlaka sizin de hayatınızda şu kadar süredir hiç aksatmadan devam ettiriyorum dediğiniz şeyler olsun. Bu çok mutluluk ve heyecan verici. 2021’de de az ama sürekli olan hedefler koymak istiyorum kendimce.
  • 50 Hafta 50 Kitap adıyla bir çalışma başlatmış oldum. Sonraları sağolsun bazı arkadaşlarım da katıldılar bana. Şuan 19. haftadayım. Her hafta pazar gününe kadar 1 kitap okuyup onu paylaşıyorum. Yani 19 haftadır da terketmediğim kitap serim olmuş oldu.
  • Yarının Eğitimi olarak Dijital Beceri Atölyesi adıyla öğretmenlerin dijitale geçişini hızlandıracak bir eğitim açalım dedik. Eylül ayında ve Aralık ayında iki farklı eğitim açtık. Birçok öğretmen katılmış oldu. Ders vermek ve bir şeyler anlatmak beni çok motive etti. İnsanlara faydalı olduğumu daha çok hissettim. Yeni yılda farklı yenilikçi dersler açmayı düşünüyorum.
  • “Ne ki senden alınmıştır, hayrınadır.” diye bir söz okumuştum. Bu yıl ona daha çok inandım. Bizden bir şeyler alınıyorsa, alındığında acı çekebiliyoruz ama hayrımıza olduğu kesin. Siz de buna inanabilirsiniz. Belki de daha çok tecrübe edip inanmışsınızdır da.
  • Bu yıl “hocalarım” diye sevdiğim, değer verdiğim insanlarla tanışma ve onlarla etkinlikler yapma yılımdı. Hocam dediğim en az 10-15 farklı isimle bir şekilde buluştum ve insanlarla da onları buluşturdum.
  • Sıradışı olan, deli olan kişileri daha çok sevdiğimi öğrendim. Çılgın, deli isimleri bulup hepsini bir araya getirirsem bu dünya daha güzel bir yer olacak gibi hissediyorum. Kendimi de delilik yolunda master yapan biri olarak görüyorum. Siz de delirin, deli olun, sıradışı olun. Boşverin sıradan, normal insanları. Onlar da öylece devam etsinler tabii, karışmayın.
  • Okuduklarımdan, izlediklerimden, yaşadıklarımdan, yediklerimden öğrendiğim şey ise: Hayatı anlamlandır, sürekli yenilen ve sadece üzerine düşeni yap!
  • Hayat bize sürekli bir şeyler öğretiyor. Sürekli bir devinim halinde, capcanlı karşımızda duruyor. Öyleyse biz de hayat gibi olalım. Sürekli üretelim, öğrenelim, yenilenelim. Bizi görenler de capcanlı oluşumuzla canlansınlar.

İşte benim penceremden 2020 özetle böyleydi. Daha birçok etkinlik, eğitim düzenlemeye çalıştık. Bazılarında başarılı bazılarında başarısız oldum. Düştüm, kalktım, yanlış karar verdiğim de oldu, doğru kararlar aldığım da. Eksiklerim de oldu, kusurlarım da. Üzdüğüm insanlar da oldu beni üzenler de. Yani tam da hayat olması gibiydi her yönüyle yaşanan.

Umarım sizin de yılınız dolu dolu, güzelliklerle bezeli geçmiştir. Yeni yılın sizlere huzur, sağlık, mutluluk getirmesini dilerim. Ama en çok da sürekliliği olan bir şeyler yapmanıza aracılık etmesini.  Kalın sağlıcakla. Bakalım yeni yılda neler bekliyor bizi ve biz neleri önceleyeceğiz…

(2020’de okuduğum kitaplar, izlediğim diziler, izlediğim filmler, ilham aldığım kişiler, beğendiğim özlü sözler gibi birkaç liste de yapabilirim heralde. Bakalım ilk fırsatta yapabilirim inş:)

 

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir