Son zamanlar iyice görünür olan 21. Yüzyıl Yetkinlikleri veya Becerilerine dair bir şeyler yazmak istedim. 21. yüzyılın ilk 20 yılını geride bıraktık sayılır. Acaba gerçekten de bahsedeceğimiz yetkinlikler bu yüzyılın sonuna kadar geçerli olacak mı? Veya bu yetkinlikleri herkesin bilmesi gerekiyor mu? Gelin birlikte biraz inceleyelim.
Dünya Ekonomik Forumu, bu yüzyılda işverenlerin işe alımlarını belirleyecek yetkinlikleri şu şekilde belirlemiş:
- Kompleks problem çözme
- Kritik düşünme
- Yaratıcılık
- İnsan yönetimi
- İnsanlarla koordine olabilme
- Duygusal zeka
2012 yılında Phoenix Üniversitesi de bir araştırma yapmış.
“Başarılı 21. Yüzyıl çalışanı için en önemli 10 yetkinlik”:
- Liderlik
- Birlikte Çalışmak
- Uyum Sağlayabilirlik
- İnovasyon
- Küresel Vatandaşlık
- Kritik Düşünce
- İletişim
- Üretkenlik ve Hesap Verebilirlik
- Bilgiye Ulaşım, Analiz ve Sentez
- Girişimcilik
Şimdi bu yetkinliklere baktığımızda ben şunu anlıyorum: Bu yüzyılda hangi işi yaparsak yapalım, insanlarla iyi iletişim kurmaya, iyi bir takım oyuncusu olmaya, empati yapabilmeye, uyum sağlayabilmeye ve sürekli öğrenmeye ihtiyacımız var. Bu yüzyılın öğreneni veya bireyi, sürekli öğrenecek, kendi kendine öğrenebilmeyi becerecek, iletişimi kuvvetli olacak ve pes etmeden sebat ile yoluna devam edecek. Bu becerilere sahipse hangi kurum veya kuruluşta olursa olsun el üstünde tutulur ve etrafına fayda üretir.
Bunları yapıp da kıymet görmeyenler olabilir mi? Elbette bizim ülkede olabilir, hatta diğer ülkelerde de olabilir. Ancak biz kıymet görmekten çok, bunların ihtiyaç olduğunu hissetmeli ve dünyaya bir şeyler katabilmek için bunları yapmak zorunda olduğumuzu bilmeliyiz.
Peki bu beceriler 21. yüzyıl becerileri olarak duyuruluyor ama daha önce yok muydu? Veya vardı da bizim mi haberimiz yoktu? Ya da bunları dikkate almalı mıyız?
Aslında bu beceriler her yüzyılda kıymetli olan beceriler. Ve her yüzyılda bu becerilere sahip olan kişiler kendisine ve insanlığa katkı sağlamışlardır.
Mesela 1922 yılında bir mühendislik dergisi “üst düzey yönetici mühendislerin 14 temel özelliği nedir?” diye bir araştırma yapmış. İşte 14 özellik:
- Aklıselim
- Girişkenlik
- Etiklik
- Organizatörlük
- Sağlıklı Olma
- Sebat
- Agresiflik
- Açık Fikirlilik
- İş Birliği – Birlikte Çalışma Kültürü
- Rekabetçilik
- Hislerine Hakim Olma
- Kültürlülük – Nezaket
- Dış Görünüm
- Esprili Olma
Bu sadece yöneticiler için değil, herkes için geçerli beceriler bence.
Yine 1942 yılında Peyami Safa, Mezunlara Nutuk isimli bir yazı kaleme almış. Orada da okulların bize bayatlamış bilgi verdiğini, bunlarla yetinmememiz gerektiğini ve sürekli öğrenierek hayata devam etmemizi öğütlemiş.
“İşte bugün hepiniz, size hiçbir sun’i okulumuzun veremeyeceği, hiçbir müfredat programımızın kazandıramayacağı bilgileri ve görgüleri temin edecek olan büyük hayat okulunun eşiğindesiniz. Bu okuldan çıkmak için ölmek lazımdır. Yaşadığımız müddetçe, artık hocanıza yaranmak değil, babanızın gönlünü hoş etmek için değil, iyi not almak için değil, sınıfta kalmamak için değil, yedikçe acıkan tecessüsünüzü doyurmak için, öğrendikçe artan cehlinizi azaltmak için, memleketinizin ve mesleğinizin şerefi için ve nihayet kendi muvaffakiyetiniz için, program ve disiplin zoruyla değil, anlamak ve çalışmak aşkıyla, durup dinlenmeden öğrenecek ve deneyeceksiniz.”
Gerek 1922’de gerekse 1942’de aynı şeyler farklı yollarla terennüm edilmiş. Dünyanın birçok yerinde daha birçok araştırma incelense buna benzer bilgilerle karşılaşılabilir.
Bu beceriler/yetkinlikler aslında her yüzyıla ait beceriler imiş. Mimar Sinan da takım çalışmasını biliyordu bence. Geçmiş yüzyıllarda farklılıklara uyum sağlayabilme, empati kavramları gibi daha birçok yetkinlik de işe yarıyordu.
Şimdilerde bu 21. Yüzyıl Becerilerinin daha görünür olmasının sebebi, dünyanın çok aşırı hızla değişiyor olması ve bunlara çözüm üretebilmek için bu becerilerin çok daha kıymetli hale gelmesidir. Bu beceriler kapımızın önünde bekleyen birçok soruna çözüm için daha elzem durumda.
Daha fazla görünür olması da kötü bir şey değil. Bunların farkında olmak ve üzerine kafa yorup kendimizi bu alanlarda geliştirmemiz gerekiyor.
Okullar bayat bilgileri ve raf ömrü bitmiş olan diplomaları vermek yerine daha fazla bu becerilere odaklanmalı ki, bu yüzyıldaki bireyler önüne çıkan her şeyle daha rahat baş edebilsin ve daha farklı düşünebilsin.
Sürekli öğrenen, iyi sorular soran, eleştirel düşünen, uyum sağlayabilen, girişimci ruha sahip olan, iletişimi kuvvetli kişilere ihtiyaç var. Bunlar da çok zor değil.
Okullara, üniversitelere, öğretmenlere ve öğretim üyelerine bir çift lafım var: Bu yetkinliklerle bizler geleceği inşa edebiliriz. Gölge etmeyin başka ihsan istemeyiz…
Kaynaklar: