Bugünlerde 72 milyar dolar değere ulaşan, 8 milyondan fazla konaklama seçeneği olan Airbnb nasıl kuruldu? Hangi zorlukları atlattı? Şirket kültürünü nasıl oluşturdu? Biz neler öğrenebiliriz?
Yıl 2007, işinden ayrılan Brian Chesky, San Francisco’da arkadaşının yanına gider.
İşinden ayrılmış, ne yapacağını bilmez halde üniversiteden arkadaşı olan Joe Gebbia’ya ile birlikte yaşamaya başlar. Bir de ileride üçüncü ortakları olacak olan Neta Blecharczyk vardır.
Brian diyor ki: “Bankada 1000 dolarım vardı ve evin kirası 1150 dolardı. Paraya ihtiyacımız vardı, bir şeyler yapmamız gerekiyordu.”
Hafta sonu bir Tasarım Konferansı olduğunu öğreniyorlar ve konferansın web sitesinde yakın otellerin dolduğunu, yer kalmadığını öğreniyorlar. İnsanlar konferansa gelmek istiyor ama kalacak yer olmadığı için vazgeçiyorlar.
“Aklımızda evi pansiyona çevirebileceğimiz geldi. Joe’nun garajında 3 tane şişme yatak vardı. İnsanlara kahvaltı da verirsek birkaç günlüğüne bu şişme yatakları kiralayabiliriz diye düşündük. Air Bed and Breakfast (Şişme Yatak ve Kahvaltı) ismiyle bir site açtık.”
Bu şekilde ilk paralarını kazanıyorlar ve kiralarını ödüyorlar.
Brian’ın annesi “üniversiteden sonra sigortalı bir iş bulacağına dair bana söz ver” dermiş hep. Annem bu siteyi açtığımızı duyunca sigorta durumunun ne olacağını sordu diyor.😂
Brian devam ediyor:
“Airbnb’yi büyüyecek bir fikir olarak düşünmedik. Sadece evimizin kirasını ödememize yardım etsin yeter diye düşünmüştük. Evimizin kirasını öderse biz sonra büyük fikri düşünebiliriz diyorduk.”
Sonra farklı etkinlikler için çalışıyorlar. Odasını, boşta duran evini kiralamak isteyen ev sahiplerine ulaşıyorlar. Otellerden daha ekonomik çözüm arayan müşterilere ulaşıyorlar. 1 yıl bu şekilde devam ediyorlar.
İlk yılın sonunda web sitelerini günde ortalama 100 kişi ziyaret ediyor ve 2-3 kişi rezervasyon yapıyor. Brian bu durumu şöyle açıklıyor: “Bir şarkı çıkardığınızı hayal edin, üzerinden 1 yıl geçiyor ve şarkınızı günde 2-3 kişi dinliyor. Popüler olmayacak ve tutmayacak bir şarkı dersiniz değil mi?”
Sonra Silikon Vadisindeki yatırımcıları geziyorlar. En iyi 15 yatırımcı ile görüşüyorlar ve hiçbiri yatırım yapmıyor. Fikrin çok kötü olduğunu, kimse evinde başkasının kalmasına izin vermeyeceğini, uzun süreli bir fikir olmadığını vs söylüyorlar.
Brian: “O zamanlar şirketin %10’unu 100 bin dolar karşılığında verecektik. Ama kimse yatırım yapmayı kabul etmedi.” 2008’de 100 bin dolar yatırım yapmış olsaydı bir kişi ve %10’unu almış olsaydı, bugün 7 milyar dolarlık hissesi olurdu. Nasip işte😊
Bize kimse inanmadı diyor Brian. Ama biz inanıyorduk. Bu işi devam ettirmek için yatırım bulamadık ama kredi kartlarıyla işi devam ettiriyorduk. Onlarca kredi kartımız vardı ve borcumuz katlanarak devam ediyordu.
2008 yılının son aylarına doğru Amerika’da başkanlık seçimi varmış. Demokratlar ve Cumhuriyetçiler mitingler için farklı şehirlere gittiğinde Airbnb’yi de kullanmaya başlamışlar. Ama koca 1 yıl geçmiş ve 1 yılda kurdukları siteden sadece 5 bin dolar kazanabilmişler.
Obama destekçileri için mısır gevreği satma fikri geliyor akıllarına. Yine borçla 1000 kutu mısır gevreği hazırlatıyorlar ve miting günü hepsini satıyorlar. Bu şekilde mısır gevreği satarak 40 bin dolar kazanıyorlar kısa sürede.
1 yılda Airbnb’den 5 bin dolar, mısır gevreğinden 40 bin dolar!
Bu para onların borçlarını azaltmaya ve işlerine daha çok odaklanmalarına yardımcı oluyor.
Annesi Brian’a, “Şimdi de bir mısır gevreği şirketi mi oldunuz? Sigortalı iş ne olacak peki?” diye sormuş tekrar.
Evet o günlerde bir startup işte bu şekilde başlamış. Kimsenin inanmadığı bir fikir, ev kirasını ödeyebilmek için girişilmiş bir iş, borçlanmalar, yatırım bulamama, annenin sigortalı iş arzusu vs. Ama bu 3 kişi borçlanarak da olsa bu fikre inanıp çalışmaya devam etmiş.
Bugün 150 milyondan fazla kullanıcısı ile dünyanın 220 ülkesinde, 8 milyondan fazla konaklama seçeneği ile 72 milyar dolara ulaşan bir şirket.
Hiç oteli, odası yok ama en büyük otel zinciri olan Marriott’tan ($67B) ekonomik olarak daha büyük.
Airbnb’nin kurucusu Brian Chesky, şirketin uzun soluklu olması için şirket kültürünün çok önemli olduğunu söylüyor. Bir ürün geliştirme, büyüme, pazarlama hakkında internetten çok şey bulabilirsiniz ama şirket kültürü hakkında çok az şey var diyor. Ölçülemeyen bir şey olduğu için çoğu kişi şirket kültürünü önemsemiyor diyor.
Şimdi geçelim Airbnb’nin şirket kültürüne
Brian’ın cümleleriyle devam edelim: “Biz kurucu ekip olarak bir aile gibiydik. Kurucuları ebeveyn olarak, şirketi ise çocuğumuz olarak görüyorduk. Ebeveynler arasında sorun varsa, anlaşamıyorlarsa, çocuk bundan çok fazla etkilenir. O yüzden biz kurucular olarak iyi ebeveyn olmalıyız dedik. İkincisi çocuklar genellikle ebeveynlerinden daha uzun yaşar. Biz çocuğumuzu, bizden sonra da yaşayacak hale nasıl getirebiliriz diye sorduk.”
- Şirket kültürünüz çok iyi olursa şirketiniz sizden daha uzun yaşayabilir ancak.
- Şirket kültürü için büyük birçok firmayı inceledik. Bildiğim kadarıyla şirkete hiç çalışan almadan şirket kültürü yazan tek şirketiz biz. Genellikle şirkette birçok çalışan olduktan sonra şirketler, değerlerini yazılı hale getiriyormuş. Biz daha çalışan almadan önce şirket değerlerimizi yazılı hale getirdik.
- İlk çalışanı almak için hiç acele etmedik. Hatta 1000’den fazla kişiyi inceledik, yüzlerce kişiyle mülakat gerçekleştirdik ve ilk çalışanımızı 7 ay sonra alabildik.
- Çünkü ilk çalışan şirket kültürüne bağlı olmalıydı. Alacağımız kişi şirketin tüm değerlerini sahiplenmeliydi. Ve biz bu kişiden 100 kişi daha 1000 kişi daha alabilirim diyebilmeliydik.
- Biz işe alımlar için çok uğraştık ama değerlerimiz, misyonumuz, vizyonumuz, tutkumuza inanan insanlar almak istedik.
- En iyi mühendisleri bulabilirsiniz ama sizinle aynı tutkulara inanan insanlar bulamazsanız uzun soluklu gitmeyecek demektir.
- Şirkette çeşitlilik olmasına inanıyoruz ama değerler konusunda çeşitlilik istemiyoruz. Cinsiyet, yaş, inanç veya farklı birikimlerden yana çeşitlilik istiyoruz ama tutkular konusunda çeşitlilik istemiyoruz.
- Burada bir misyon için insanları işe almak istiyoruz. Çok iyi ofisimiz olduğu veya çok iyi değerimiz, yatırımımız, paramız olduğu için bizi beğenen insanları işe almak istemiyoruz.
- Apple’ı örnek aldık. Ürünlerimiz sürekli değişir ama tutkularımız asla diyordu Steve Jobs.
- Amazon’u Nike’i ve daha birçok şirketi inceledik.
- Kültür, bir şeyleri ortak yapma yolu ise, bunun iki kısmı var. Birincisi davranışlar ve onlar değişiyor. Ama bazı şeylerin hiç değişmemesi lazım. Bazı ilkelerin, eskimeyen bazı fikirler, sizi siz yapan şeyler. Size ait olan ve değişmeyecek 3-5-6 tane şey olmalı.
- Bunları tasarlamak için ilk önce kendi hayatınıza bakmalısınız.
- Sizi diğer insanlardan ayıran, farklı kılan şeyler neler?
- Eğer birisine sadece 3-4 şey söyleyecek olsaydınız, sizin hakkınızda ne bilmelerini isterdiniz?
- 2012’de Sebastian adlı bir ev sahibi ile tanıştım. Dünyanın farklı noktalarında ev sahipleri ile ara sıra buluşuyoruz. Muhtemelen 50’li yaşların sonunda kendisi. Kuzey Londra’da yaşıyor. Sebastian bana baktı ve dedi ki: “Sitenizde hiç kullanmadığınız bir kelime var.” Ben de dedim ki hangi kelime? O kelime arkadaşlık dedi. Evimin önünde 6 ay önce bir arbede oldu ve ben de çok korkmuştum. Ondan sonraki gün beni annem aradı ve sordu iyi miyim diye. Anneme iyiyim dedim. Annemle görüşmeden önce beni evimde ağırladığım 7 misafirim daha aramıştı. İyi olup olmadığımı annemden önce sordular. Bence bunu bi düşünün dedi bana Sebastian. Bu konudan sonra düşündüm, bizim amacımız dünyayı bir araya getirmek. 197 ülkeden kişileri farklı ülkelerde farklı evlerde buluşturuyoruz. Onun için misyonumuz her yere ait ol.
- 10-15-20 yıl sonra da ev kiralama işine belki devam edeceğiz, belki etmeyeceğiz ama ait hissetme ve insanları bir araya getirme misyonumuz devam edecek.
- O yüzden insanları işe alırken bu misyona inanmalarını ve bunu yaşamalarını istiyoruz. Bu misyona inanıyor musun? Buna benzer hikayelerin var mı? Ürünümüzü kullandın mı? Ürün için kan verir misin? Bir sürü çılgınca soru soruyordum işe alırken.
- Eğer son 1 yıl ömrün kalmış olsa, bu işe girer miydin? diye soruyordum. İlk 300 çalışanı ben işe aldım çılgın sorularımla. Bu soruya evet diyenleri almıyordum çünkü aileleriyle vakit geçirmeliler. Sonra bu soruyu 10 yıla çevirdim.
- İyi bir ürün yapmak için binlerce makale var. Büyüme ve adaptasyonla ilgili tonlarca yazı var. Ama size kimse iyi bir şirket kültürü inşa etmeyle ilgili bir şeyler paylaşmıyor.
- Çok kaynak bulamıyorsunuz bu bir sorun. İkincisi ise ölçmesi zor olan şeyler bu kültürle alakalı olanlar. Ölçmesi zor olduğu için daha az umursanıyor.
- En büyük sorun ise, kültürün kısa dönemde etkisini göremiyorsunuz. Uzun dönemli işler ile alakalı kültür denilen şey.
- 1 yılda bir şirket kurup bunu satabilirsiniz. Bunun için kültürü unutun, işe hızlıca alım yapın, ürünü çıkarın, para kazanın şirketi satın.
- Kültür, uzun dönemli dayanıklı bir şirket ile alakalı.
- Kültürünüz çok net olmalı. Size has olan nedir? Sizin mücadele ettiğiniz şey nedir?
- Bunu net açıklayınca, buna inanan insanları işe almanız gerekiyor.
- Dünyanın en iyisi olmak istiyorsanız, niye dünyanın en iyisi ile çalışmıyorsunuz, neden en iyisini işe almıyorsunuz.
- Her insan, kendisinden daha iyi bir insanı işe almalı.
- Avrupa’da Samwer kardeşler var. Her girişimi hızlıca klonluyorlar ve ürünü büyütüp sonra satıyorlar. Bizi de kopyaladılar ve Avrupa’da büyüdüler. Biz o zamanlar sadece Amerika pazarındaydık. Avrupa’ya da açılmamız gerekiyordu. Şirketi bize satmak istediler. Biz uzunca düşündük ve almamaya karar verdik. Çünkü bizim 300 kişilik ekibimiz vardı ve inanan, seçilmiş insanlardık. O şirketin 400 çalışanı vardı ve onlar paralı asker gibiydi. Bizim değerlerimizi paramparça edebilirlerdi. Biz o şirketi almadık ve risk aldık. Ama sonra Avrupa’ya açılınca biz daha da öne geçtik.
- Şimdi ise gelirlerimizin %50’den fazlası Avrupa’dan geliyor.
- Kültür, şirket içindeki ilkeler ve inançlar. İnsanların uzun dönem aynı çizgide olmasını istersiniz. Kültür içeriden sizin söylediğiniz, marka ise, dışarıdan sizin için söylenenler.
- Google, kültüre çok önem veriyor mesela. İşe alırken soruyorlar: bu adam Google’luk mu? Yani Google kültürüne uygun mu?
- Geçen bana birisi sordu CEO’nun görevi nedir diye. Vizyonu dillendirmek dedim. Ben Airbnb hikayesini en az 10 bin kez anlattım. Vizyonu sürekli dillendiriyorum. Vizyonu dillendir, strateji geliştir, kültüre uyan insanları işe al. CEO’nun görevi bunlar. Bu 3 şeyi iyi yaparsanız başarılı bir şirketiniz oluyor zaten.
- CEO’nun görevleri: doğru vizyon, doğru strateji ve doğru insanlar.
- Paul Graham bana demişti ki:“Sizi seven 100 insan, sizi şöyle böyle beğenen 1 milyon insandan daha iyidir.”
- Sizin işiniz, sizi seven 100 insanı bulmak. Onlar zaten bi 100 kişiye daha anlatacaklar ve böyle böyle ilerleyecek.
- İlk günlerde insanlar güzel fotoğraf çekemiyordu. Bir gün bir ev sahibi çok kötü fotoğraflar koymuştu, ben de neden daha güzel fotoğraf çekmiyorsun deyince, kameram güzel değil dedi. Ben evine gittim 2008’de ve iphone kamerası ile fotoğraf çekip yükledim. Sonra biz de profesyonel fotoğrafçı desteği butonu ekledik. Butona basıyor ve en yakın profesyonel fotoğrafçı evine gidiyor ve evini fotoğraflayıp onları yüklüyorlar.
Şirket kültürü, bir şirketin daha uzun yaşamasını sağlayan şeydir diyor Brian. O yüzden işe alımlarda yavaş, işten çıkarmalarda hızlı davranın diyor. Sizden daha uzun yaşayacak bir çocuk büyüttüğünüzü unutmayın ve ona göre çalışın diyor.
Bildiğiniz gibi Y Combinator ve Sam Altman’ın Stanford Üniversitesinde 2014 yılında düzenlediği “Bir Girişim Nasıl Başlatılır?” kursunu izlemeye ve özetlerini sizlere aktarmaya devam ediyorum. Önceki yazılara buradan ulaşabilirsiniz.
#BrianChesky #Airbnb #ŞirketKültürü #Kültür #GirişimKültürü #MarcAndreessen #Yatırımcı #Yatırım #VC #Venture #Airbnb #DoorDash #Startup101 #YCombinator #StanleyTang #SamAltman #Stanford #Girişim #Girişimci #Girişimcilik #Startup #Entrepreneur #Entrepreneurship