Japonya İzlenimlerim
Gitmeden Önce:
Bildiğiniz üzere Türkiye’den Japonya’ya gidecek olanlara vize gerekmiyor. 90 gün boyunca gidip orada kalabilirsiniz. Sadece pasaportunuzun olması yeterli. Japonya’ya bir iki haftalık seyahat planlıyorsanız ve birçok şehri gezmek istiyorsanız, gitmeden önce KESİNLİKLE JR-Pass alın.
Nedir bu JR-Pass kısaca bahsedeyim. Japon devlet demiryollarının pasosu. Tüm ülke geneli yaygın bir raylı sistem ağı mevcut olduğundan bu pasoyu kesinlikle gitmeden önce alın. 1 haftalık ücreti, yaklaşık 800 TL. Bu meblağ size yüksek gelmesin. Bir hafta için sadece ulaşıma 800 lira verilmez demeyin. Çünkü Japonya pahalı bir ülke ve bu JR-Pass sayesinde ülkeyi baştan başa kolaylıkla gezebilirsiniz. Japonya’nın en beğendiğim taraflarından biri, ülkeyi baştan başa demir ağlarla örmeleri. Şehir içi metrolar hariç(ki bu çok az bir hattı kapsıyor) JR çoğu yerde geçerli.
JR-Pass’in öneminden birazcık daha bahsetmek istiyorum. Diyelim ki Tokyo’dan Kyoto’ya veya Hiroşima’ya gidip gezip döneceksiniz. JR-Pass olmasa gidiş gelişiniz ortalama 600 liraya denk gelir. Farklı farklı bloglarda JR ile ilgili yazılar göreceksiniz, alsam mı almasam mı kararsızlığınıza düşeceksiniz. Biz iyi ki JR’i alıp öyle gitmişiz diyebilirim son söz olarak.
NOT: JR-Pass’i almak isterseniz, Japonya’ya gitmeden önce Türkiye’de almanız gerekiyor. İnternet sitesinden sipariş edebilir veya ilgili seyahat şirketlerinden alabilirsiniz.
Yolculuk Başlıyor…
Biz 6 kişilik bir grup olarak bu geziyi planladık ve 15-22 Temmuz olarak biletlerimizi aldık. 14 Temmuz akşamı 22:00 gibi Atatürk havalimanında arkadaşlarımızla bir araya geldik. THY’nin direkt uçuşuyla yolculuğa çıkacaktık. Yurt dışı çıkışlarda en az 3 saat önce havalimanında olmak gerekli. Yurt dışı harç pulunu da alarak valizlerimizi teslim edip bekleme salonuna geçtik. Uçaktaki yerlerimizi aldıktan sonra ‘macera başlasın’ diyerek uçuşa geçtik.
Yaklaşık 11 saatlik uçuşun ardından Tokyo Narita havalimanına iniş yaptık. (THY’nin yurt dışı sefer yapan uçuş ekibi mükemmeldi. Tebrik etmeden geçmeyelim.) Narita havalimanına vardığımızda ‘Welcome Japan’ yazılarıyla ve duvarlarda Japon simgeleriyle karşılaştık. Parmak izi ve fotoğraflarımızın çekildiği pasaport kontrolden geçtikten sonra valizleri alıp tren istasyonuna yönlendik. Biz otelimizi Ueno bölgesinde ayarlamıştık ve Narita’dan Ueno’ya gidecek olan trenleri inceledikten sonra Ueno’ya geçtik. Karmaşık ve içinden çıkılmaz bir tren haritası ile karşılaşınca şaşkınlığımızı da gizleyemedik. (Raylı sistemlere özel bir ilgim olduğundan ve Japonya bu konuda çok iyi olduğundan ayrı bir başlık ile bu konuyu yazacağım.)
16 Temmuz – İlk Gün
Otele vardığımızda odamızın çok küçük 7-8 m2 olduğunu görünce ve daha önceden Japonların evleri/otelleri çok küçüktür cümlelerini duyduğumuzdan şaşırmayıp güzelce bir dinlendik. Sabah 06:00 gibi kalkıp Tokyo’yu gezmeyi planlamıştık. Ancak 05:00 sularında arkadaşım kapıyı çalarak beni uyandırdı. Türkiye’de 15 Temmuz 23:00 ı göstermekteydi. Telaşla darbe olmuş dediğinde ben de uykulu şekilde ‘hangi ülkede olmuş’ sorusunu yönelttim. Sonra TRT’deki darbe bildirisini dinleyince şoke oldum. Ülkemiz darbelerden çok çekmişti ve her darbede bu güzelim ülke on yıllar kaybetmişti. Şükür ki bu darbe milletimizin dimdik duruşuyla ve yöneticilerin sağduyusuyla önlendi. Görüşü her ne olursa olsun herkesin darbelere karşı olması gerektiğine inanıyor, bir daha da hiçbir ülkede darbe olmaz temennisiyle bu konuyu kapatarak Japonya notlarıma devam etmek istiyorum.
Otelimiz Ueno yakınlarında olduğu için (Ueno, Tokyo merkeze 5-10 dklık mesafede bulunmaktadır.) ilk gün Ueno civarlarını gezelim istedik. İlk durağımız Ueno Park. Parkın içinde müzeler, tapınaklar ve hayvanat bahçesi yer almakta. Ülkemizde nasıl ki hemen hemen her mahallede mescid-camii var ise Japonya’da da her sokakta tapınaklar mevcut. Japonya’da çok fazla sayıda budist ve şintoist olduğundan en çok bu iki dinin tapınağı var. Ueno parkın içerisinde tapınağı gezdikten sonra Ueno Art Museum’a yöneldik. Girişteki şemsiye emanet yerlerini görünce şaşırdık ama sonra gezdiğimi hemen hemen her yerde şemsiye emanet noktalarının olduğunu gördük. Art Museum’un kataloguna baktığımızda çok da ilgimizi çeken bir şeyler olmadığı kanaatiyle Ueno Zoo’ya geçtik. Kişi başı 600 yen ücretiyle hayvanat bahçesine giriş yaptık. (600 yen yaklaşık olarak 15 lira.) Pandalardan gorillere, fillerden kuşlara, aslanlardan kutup ayılarına kadar birçok hayvanı ilk defa orada gördük. (Kocaeli Darıca hayvanat bahçesini de gezmiştim ve mutlaka gitmenizi tavsiye ederim. Yanlış hatırlamıyorsam ülkemizin en büyük hayvanat bahçesi idi.)
Ueno Park’ta gezimizi tamamladıktan sonra Ueno Station yakınlarında çarşı-pazar yerini andıran sokaklara girerek gezmeye devam ediyorduk ki karşımıza bir Türk dönercisi çıktı. İlk günün ilk saatlerinde bir Türk ile karşılaşmak ilginç olsa gerek. Dönerci ile biraz sohbet ettikten sonra Ueno Station’a geldik tekrar. JR-Pass’lerimizi aktif hale getirdik. (Türkiye’den aldığımız JR kartlarını 09:00-19:00 arası hemen hemen her istasyonda bulunan JR ofislerinden aktif hale getirmeniz gerekmektedir.)
JR Pass’ler her istasyonda turnikelerin yanında bulunan güvenlik görevlilerin bulunduğu kısımdan görevlilere gösteriliyor. Görevliye Konnichiwa (merhaba) diyerek içeriye geçtik. İlk rota Tokyo. Kohuen Line treninin bulunduğu platforma giderek 3 durak gidip Tokyo’da indik. Tokyo Imperial Palace’a giderek bahçesinde birkaç tur attık. Haftasonu olduğu için sarayon iç kısımlarına geçemedik. Zaten sarayın tam içerisine ise yılda bir gün ziyaretçi alıyorlarmış ve onun için de aylar önceden randevu almak gerekliymiş. Tokyo’nun gökdelenleri arasında yürüyerek etrafı biraz turladıktan sonra Akihabara’ya geçtik. Akihabara nasıl desem elektronik eşyaların satıldığı çarşı-pazar gibi kalabalık bir yer. Akihabara’da biraz elektronik dükkanlarını gezdikten sonra çok da acıktığımızdan dolayı yemeğe gittik. Japonya’da yemekleri çok sevemediğimiz için gözlerimiz kebapçı veya dönerci aradı. Akihabara istasyonuna yakın bir yerde Star Kebap isimli bir Türk restoran bulduk. Japonya da açılan en eski kebapçı imiş. Yemekten sonra biraz daha turlayıp otelimize geçtik. Akşam dinlendikten sonra Ueno’dan yürüme mesafesinde olan SkyTree gökdelenine gittik.
634 metre yüksekliğinde olan bu gökdelen gece ışıklandırması ile mükemmeldi. Kenarında yapay bir nehir bulunduğu için banklara oturup Türkiye’den götürdüğümüz çekirdekleri çitledik:) Japonya’ya gidip SkyTree dibinde çekirdek çitleyen ilk insanoğulları olabiliriz:)
Birinci günü bu şekilde tamamlayarak otelimize döndük. Bakalım sırada nereler var?