Sevgili Üniversiteli!

Sevgili Üniversiteli;
Hangi üniversiteyi kazandın, hangi bölümü kazandın ya da hangi üniversite hangi bölümdesin bilmiyorum ama öncelikle seni tebrik ediyorum. Yıllarca çalışmanın meyvesini sonunda aldın. Tebrikler.

Önündeki dört yıl, senin geleceğinin temellerini atacağın ve kendini en iyi şekilde geliştireceğin yıllar. Okuma, öğrenme, araştırma, kendini geliştirme, ufuk açma, kendini keşfetme, dünyayı kavrama, geleceği keşfetme ve üretim yılların.

Öyle bir şeyler yap ve üret ki, yaptığın işin kalitesiyle kişisel bir marka oluşturasın. Dünya standartlarıyla yarışasın.

“Güzel bir üniversite/bölüm kazandım, dersleri başarıyla halledip mezun olursam benden iyisi yok…” gibi düşüncelere sahip olamazsın.

Çünkü üniversiteler; sen onlardan istifade etmedikçe sana bir şey veremezler. Çoğu halen “içerik” odaklı eğitimde takılmış olup, yüzyıllar sonrasına değil de sanki yüzyıllar öncesine öğrenci yetiştirmeye çalışıyor.

“İçerik”, “data”, “bilgi” ne dersen de, artık bunların dönemi bitti. Sadece bunları almak için okullara gidilmez, gidilmemeli. Google’da ulaşamayacağımız bilgi mi var Allah aşkına?

Coursera’dan, EDX’den dünyanın en iyi üniversitelerinin derslerini takip edebilirsin. Maksat içerikse Harvard’ın, MIT’nin bütün derslerini internetten bulabilirsin. Demek istediğim artık bilgi değil “beceri” ve “yetkinlik” önemli.

Gittiğin üniversitelerden beceri kazanmaya bak. Networkünü genişlet. Yetkinliklerini artırmak için araç olarak kullan üniversiteyi.

“İyi de ben bunları nasıl yapacağım?” sorusunu sorar gibisin. Yazının en sonunda somut olarak neler yapabileceğini madde madde yazdım. Şimdi birkaç araştırmaya kulak verelim.

2012 yılında Phoenix Üniversitesi “Başarılı 21. Yüzyıl çalışanı için en önemli 10 yetkinlik” isimli bir araştırma yapmış. Bu yetkinlikleri edinebilmeye odaklan:
Liderlik, Birlikte Çalışmak, Uyum Sağlayabilirlik, İnovasyon, Küresel Vatandaşlık, Kritik Düşünce, İletişim, Üretkenlik ve Hesap Verebilirlik, Bilgiye Ulaşım, Analiz ve Sentez, Girişimcilik

Dünya Ekonomik Forumu’na göre de bu yüzyılda işverenlerin işe alımlarını ise şu yetkinlikler belirleyecekmiş:
– Kompleks problem çözme
– Kritik düşünme
– Yaratıcılık
– İnsan yönetimi
– İnsanlarla koordine olabilme
– Duygusal zeka

“Bu yetkinlikleri nasıl edinebilirim?” sorusuna cevap aramakla geçsin üniversite yılların ve cevabını araştır bul. Projeler, kulüpler, stajlar, ekip çalışmaları, STK’lar, sosyal aktiviteler seni bekliyor.

Sevgili Üniversiteli;
Dünya çok aşırı hızda ve sürekli değişiyor. Bu değişen dünyaya ayak uydurmak zorundasın.

100 yıl önce yeni bir iş kurmak isteyenlerden bazısı: “Daha hızlı ulaşım için 100 atlı bir fayton icat edeceğim” derken, bazıları ise: “100 atlı fayton yerine 100 beygir gücünde bir motor icat edeyim” diyerek işe başladılar.

Şimdilerde Faytoncuların torunları nostaljik tren işleterek, Motor icat edenlerin torunları tüm dünyaya araba pazarlayarak devam ediyorlar.
Mezun olduktan sonra, şuan için ismi bile belli olmayan, henüz icat edilmemiş işlerde çalışacağının farkında mısın? Şu anda var olan işlerin en az yarısının, 15-20 yıl sonra ortadan kalkmış olacağı aşikar. Okulların ya da mesleklerin sonu gelecek demeye çalışmıyorum. Geleneksel tanımları ve fonksiyonları değişecek.

Çok hızlı değişen dünyaya adapte olabilme becerini geliştir, dünya senin. Birilerinin, mahallelinin seni hapsetmek istediği şeylerden sıyrıl. Herkes maaşlı bir işte çalışmak zorunda değil. Herkesi aynı yollarda yürümeye zorlayan çevreye bir dur de!

Başarının, kazanmanın kriterini başkaları belirlemesin, sen belirle. Bir şeyler yaptığında başarılı olduğuna, kazandığına inanıyorsan, onu başkaları başarısızlık saysa da sen yoluna devam et.

Kendi yolunu keşfet. Herkesin aynı tornadan çıkmış gibi olmasını isteyenlere inat sen lütfen kendin ol.

Üniversite dönemin boyunca aşağıdakilerden bazılarını yap lütfen. Yapabiliyorsan hepsini hatta benim yazamadığım daha fazlasını da yap:

– Zorunlu stajların harici alanınla alakalı 2 staj daha yap (Üniversitenin 4 senede
verdiğinden kat kat fazlasını öğrenirsin)
– Gidebiliyorsan hazırlık sonrası ya da birinci, ikinci sınıf yazında Work And Travel yap
– İkinci sınıf ya da üçüncü sınıfta bir dönem veya bir yıl Erasmus programıyla Avrupa
Üniversitelerine git (Derslerin hepsinden kalacağını bilsen de git, okulun uzasa da git)
– İkinci, üçüncü veya dördüncü sınıf yazında yurt dışında akademik staj yap (bir Türk ya
da yabancı akademisyen ile yazışarak yanına birkaç haftalığına staja git. Bunu zor
zannedip uğraşmamazlık etme! Bu konuda tafnetwork.org ile iletişime geçebilirsin)
– Okuldayken ya da mezun olduktan sonra Erasmus Stajı yap (Erasmus stajını
duymadıysan detaylı araştır, çok memnun kalacaksın)
– Sunum becerin gelişmesi için en az 50 sunum yap ve birilerine sun (Kulüplerde,
projelerde ya da alanınla ilgili hazırlan ve birileriyle paylaş)
– Üniversitede sürekli akademisyenlerin yanına git. “hangi projeyle uğraşıyorsunuz?”,
“Beni de projenize katar mısınız?”, “Benim şöyle şöyle düşüncelerim var size de
danışmak istedim” diyerek çay çorba iç, muhabbet et. (Öğrenciler akademisyenleri
kullanmıyor, lütfen sen sonuna kadar kullan.)
– İlham veren konuşmalar dinle, başarılı kişilerle tanış, okuyacağın kitapları listele ve oku.
– Oku… Okuduğun kadar da yaz. Sadece çok kitap okuman yetmez. Sahip olduğun
bilgileri başkalarıyla paylaş. Öğrendiklerinden daha fazla insanın yararlanması için
mutlaka yaz!
– Kendini çok iyi tanı. Güçlü ve güçsüz yönlerini çok iyi bil. İlgi alanların neler? Hangi
konular ilgini çekiyor? Nelerden hoşlanıyorsun? Bunları belirle.
– Zamanını çok iyi yönet. İnternet ve telefon dünyasında kaybolma! Zaman kaybetme.
Kaybettiğin her dakika için sorumlusun.
– Yabancı dile önem ver ve konuşmaya yönelik adımlar at.
– Bir program/yazılım dili öğren. (İnternette yüzlerce video dersler mevcut. Java, Python,
C++, Photoshop vb)

Bu maddelerin sayısını kendin artırabilirsin. Daha da fazlasını yapacağına inanıyorum.
Bilim, eğitim, teknoloji ve inovasyon alanlarında niye dünyaya bir şeyler sunmayasın!

Teknolojik, bilimsel, sosyal, ekonomik, kültürel alanlarda yeniliklerin öncüsü neden sen olmayasın!

Yapabilirsin.

Bir okyanusa açılıyorsun.
Unutma: Pusulası olmayan bir gemiye hiçbir rüzgâr yardım etmez.
Yolun açık olsun!

Cemal Alçık

* Bu yazı 16 Ekim 2017’de Hürriyet Gazetesinde yayımlanmıştır.